NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
وَالْقَعْنَبِيُّ
قَالَا
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
عَنْ
حُمَيْدٍ
يَعْنِي
ابْنَ
هِلَالٍ عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مُغَفَّلٍ
قَالَ
دُلِّيَ
جِرَابٌ مِنْ
شَحْمٍ
يَوْمَ
خَيْبَرَ
قَالَ
فَأَتَيْتُهُ
فَالْتَزَمْتُهُ
قَالَ ثُمَّ
قُلْتُ لَا أُعْطِي
مِنْ هَذَا
أَحَدًا
الْيَوْمَ
شَيْئًا
قَالَ
فَالْتَفَتُّ
فَإِذَا
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ يَتَبَسَّمُ
إِلَيَّ
Abdullah b. Muğaffel'den;
demiştir ki:
Hayber (savaşı) günü
atılmış (dolu) bir yağ tulumunu (gördüm) ve varıp onu aldım ve sırtıma attım.
Sonra:
"Bugün bundan
kimseye birşey vermem" dedim, derken (etrafıma) bakındım ve bir de ne
göreyim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana gülümseyip duruyor.
İzah:
Buhârî, Farzu'l-Humûs;
meğazi; zebâih; Müslim, cihâd; Ahmed b.Hanbel, IV, 86; V,56.
Tîbî*nin açıklamasına
göre yağ tulumunu bulan kimse, "Bugün bundan kimseye birşey
vermeyeceğim" demekle o gün o yağa zaruret derecesinde muhtâc olduğunu ve
bu zaruretin kendisini mü'min kardeşlerine tercih edecek kadar elzem olduğunu
ifâde etmiştir. Her ne kadar böylesine ihtiyaç içinde bulunan bir kimsenin
ihtiyaç duyduğu meselede kendisini mü'min kardeşine tercih etmesi caizse de
sözü geçen zat, kendisini tercih ettiği için "...Kendilerinin ihtiyaçları
olsa dahi (göç eden yoksul kardeşlerini) öz canlarına tercih
ederler..."[Haşr 9] ayet-i kerimesiyle övülen kimselerin faziletinden
mahrum kalmıştır. Bununla beraber Rasulü zişan efendimiz onun bu yağa olan
zaruri ihtiyacını bildiği için onun bu halini tebessümle karşılamış ve Ebu
Davud et-Tayalisi'nin rivayetinden anlaşıldığına göre yağ tulumunu ona
vermiştir.